LALE EBRU – NEYİ AMAÇLIYOR?
Amacımız, çocuklarımızın ecdadı ile, Osmanlı sanatı ile ilk tanışmasını sağlamak. Günümüzden geçmişe bir köprü oluşturmak. Kendi özüne, geçmişine ve değerlerine giden bir köprü. Bir İlk adım.
Biz buna ilk olarak kendi çocuklarımız ve onların arkadaşlarıyla başladık olduk.
Sıfır tecrübe ile, heyecanla, aşkla teknenin başına geçen çocuk, kendi dünyası ile baş başa kalır, boyaları ahenk ile suyun üzerine bırakır, o su da ki gelişimini, dağılımını izler her bir boya damlasının. Alır eline sonra tarağı ve başlar şekil vermeye keyifle yüzen renklere.
Bitip de kağıdı aldı mı eline, giydirir suda ki eserini, ya nasip diyerek kağıdın üzerine.
Bilmez çünkü neyin çıkacağını kısmetine. Sudaki gibi durmaz kağıdın üzerinde renkler. Canlanıverir bir anda.
Bir büyü ile sanki, rengarenk olmuştur o boş, anlamsız kağıt parçası. Dönüşmüştür çocuğun o masum ve narin ellerinde büyülü bir demet çiçeğe.
Alırız onu biz, sığdıramayız yere ve göklere, çünkü bir tanedir o, yoktur benzerinden bir daha. Bunun farkına varır çocuk, şaşırır ortaya çıkan sonuca. Sevinir, heyecanı artar. Benmi yaptım bunu der şaha kalkar. Onurla, gururla alır Ebru´sunu, güzel çerçevesinin içinde, koşar annesine babasına. Bak anne, bak baba bu benim EBRU´m, der.
Mutlu olur hepsi de ortaya çıkan bu büyük esere. Evin baş köşesinde yerini almıştır bu büyük eser. Gördükçe hatırlar çocuk gayretini, sevincini, heyecanını ve kısmetini.
Düşünür ecdadını, atasını ve de değerlerini, şükreder Rabbine, verdiği için bu güzel nimetlerini.